İçinde bulunduğumuz coğrafyada havalar ısınmaya başladı. Aynı zamanda ülkeler arası ilişkiler de ısınıyor. ABD ile Rusya'nın demeçlerle başlayan dalaşı, bölgede gezinen gemilerin ve askeri uçakların sayısını arttırdı.
Görüntüde ABD ile Rusya'nın çatışması gözüküyor. Ama gerçek çatışma Rusya ve ABD dışında kalan unsurlar arasında olacak. Bu unsurların bir kısmı devletlerden bir kısmı da terör örgütlerinden oluşacak.
Türkiye'nin hangi safta yer alacağı meçhul. Bazen ABD'ye çatıyor, bazen de Rusya'ya. Diplomasinin temel direği çökmüş gözüküyor. ABD ve Rusya'nın dalaşıyla birlikte para kurları üzerinde de savaşlar başladı. Dolar ve Euro yükselirken bu işten şu anda üç ülke zarar etmiş gözüküyor: Türkiye, Rusya, İran.
Bu üç ülke, bölgedeki ve özellikle Suriye'deki sorunlar için bir hafta önce Türkiye'de bir araya gelerek ittifak yapan ülkeler olması manidardır. Başka bir değişle, ABD'nin liderliğinde başlayan parasal kur savaşları Suriye odaklı bölgede ittifak kuran üç ülkeyi hedef almış gözüküyor.
Kurlardaki bu gelişme Türkiye'de bir taraftan enflasyonun artmasına neden olurken, diğer taraftan göreceli bir yoksullaşma yaşanmaya başlandı.
Ekonomideki bu durum bir çıkmaza doğru sürüklenme algısı yaratıyor. Bu algının verdiği sinyallerin başında olası bir vergi affının gündeme gelmesidir. Kimle karşılaşırsak karşılaşalım eğer vergi mükellefi ise ilk sorusu Temmuz'da vergi affı mı var? şeklindedir. Bu da gösteriyor ki, kamuoyunda AK Parti kongresi sonrasında seçim olasılığı dikkate alınarak vatandaşa verilecek ödünler dillendiriliyor. Bu ödünlerin başında tabii ki vergi affı geliyor.
Vergi affının gündeme gelmesi vergi gelirlerinin aksamasına yol açtı. Geçmişte yaşanan deneyimler, böylesi bir düşünceyi beslemektedir. Şu anda ekonomide çözüm her ne kadar dış politikaya ve coğrafyamızdaki olaylara bağlı olsa da kontrolün elden bırakılmayarak makro bazda çözümler üretilmelidir.
Ekonomide vergi affının konuşulması ekonomideki gidişatın iyi olmadığına ilişkin bir sinyaldir.