Ekonomide sıkıntıları aşmak için

Geçen hafta açıklanan Yeni Ekonomi Programda (2019-2021) yılları arasında sürdürülebilir büyüme sürecinde hedefler üç başlık altında toplanmıştı:

  • Ekonomik dengelenme,
  • Mali disiplin,
  • İmalat sanayinde ve ihracatta katma değer yaklaşımlı bir dönüşüm.

Bu hedeflere ulaşmak için şu odak noktası öngörüldüğü açıklanmıştı:

- Enflasyonla mücadele

- Cari açığın düşürülmesi

- İstihdam artışı

- Mali disiplinin sürdürülmesi

Programda planlanan politikaları gerçekleştirmek için şu adımları esas alan bir yol haritası izlenmeye başlandı:

- Döviz cinsinden borçlanmaya gelir ölçüsünde sınırlama,

- Döviz cinsi ve dövize endeksli sözleşmelere kısıtlama,

- İhracat gelirlerinin kısmen TL'ye çevrilme zorunluluğu,

- Türk lirası mevduatları özendirecek stopaj düzenlemeleri,

- Para takası işlemlerine ve kaldıraçlı işlemlere kısıtlama,

- Kartlı harcamalarda taksit sayısında ve süresi ile ihtiyaç kredilerinde

vade düzenlemesi,

- Zorunlu karşılık oranlarında indirim, karşılıklara ödenen faizlerinde artış,

- Bankaların teminatları konusunda esneklik,

- Politika faizlerinde artışlar.

Yukarıda belirtilen çerçevede izlenen yol haritasındaki değişikliklere rağmen döviz kurlarındaki artış durmadı. Ancak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın ABD seyahati ve ardından Almanya seyahati süresinde TL'nin değerinde artış, kurlarda ise gerileme yaşandı. Bu değişim Eylül ayı sonunda başlayıp Ekim ayının ilk günlerinde gerçekleşti. Adeta bir sessizlik yaşandı. Bu sessizliğin ardından fırtına, enflasyon rakamlarında patladı.

Kısa bir süre içinde yaşanan bu değişim ekonomide yaşanan tıkanıklığın gözden geçirilerek analiz edilmesini; olumsuzluk üreten ve görünmeyen belirsizliklere yol açan sorunların tesbitini gerektiriyor.

Medya desteği ile yaratılan algının artık uzun bir süreyi kapsayacak etkiye sahip olmadığı açıkça ortada. Bu nedenle 'kur-faiz-enflasyon oranı' arasındaki ilişkinin analizi için başka faktörlere ihtiyaç var. Ekonomi artık yalnız kuşatma altında olduğu için değil, ekonominin yapısında oluşmuş olumsuzluk üreten sarmalın da etkisi var. Üzerinde yoğunlaşarak düşünülmesi gereken konu; ekonomide hem kuşatma hem sarmal nasıl aşılabilir ve ekonomide rahatlama için ne yapılması gerekir, bağlamında olmalıdır.