Dünyamızda ve Ülkemizde çeşitli sorunların ve acıların, çok az da olsa mutlulukların yaşandığı bir yılı daha tüketirken, asla; umutlarımızı, tebessümümüzü ve çabalarımızı tüketmemeli ve 2016 yılının; kendimiz, ailemiz ve Ülkemiz için güzel bir yıl olmasına yönelik arzumuzu ve inancımızı kaybetmemeliyiz.
2015 yılında; çeşitli sıkıntıları yaşayanların yeni yılda bunların son bulacağı, güzel gelişmeleri yaşamış olanların bunların devamının geleceği, vasat bir yıl geçirmiş olanların ise ümitlerini yeni yıla taşıyacağı hususundaki beklentileri herkesin farklı bir biçimde ifade ettiği bu süreçte; bazılarının mütevazi yaşam biçimlerine uygun olarak evlerinde, akraba veya dost ortamında, kimilerinin ise dış mekanlarda sevdikleriyle birlikte yeni yıla girmek konusunda bir tercih yaptıkları görülmektedir. Bu kapsamda, en mütevazi ortamlarda bile istisnalar hariç olmak üzere hediyelerin alıp verildiğini, dış mekanlardaki kutlamalarda ise ilave olarak ulaşım, yemek, eğlence ve çeşitli aktivite harcamalarının gündeme geldiğini bilmekteyiz.
Yılbaşının yanı sıra bazı özel günlerin de yaşamımızda etkili olduğunu, kamuoyunda genel kabul görmüş bu günlerdeki beklentilere duyarlık gösterdiğimiz zaman bu günlerden mutlu olarak ayrıldığımızı, gerekli duyarlılığı gösteremediğimiz zaman ise bunun olumsuz yansımalarına muhatap olduğumuzu veya kendimizi sorguladığımızı hatırlayalım.
Bu günlerin (Yılbaşı, Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Dünya Kadınlar Günü, Öğretmenler Günü, Doğum Günü, Evlilik Yıl Dönümü vb.) yanı sıra bir çok özel gün ve haftanın olduğu hepimizin malumudur. Ancak, sıraladığımız bu tür özel günlerin özellikle her insanı duygusal yönden daha çok etkileme gücü olması ve ticari aktiviteyle ilişki seviyesi yüksek bulunması dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, duyguların ifade edilmesinin ve çeşitli kutlamaların ekonomik karşılığını ve makro ticari sonuçlarını günümüzün bir gerçeği olarak görmek zorundayız.
Bu özel günlerin kutlanmasını; 'kapitalist sistemin dünyada kurduğu oyun planının bir parçası, tüketim toplumu oluşturmak düşüncesinin bir uygulaması veya bir pazarlama stratejisinin sonucu' gibi ifadelerle nitelendirenlerin ve bu günleri bir günle sınırlı tutmanın bu günlerin muhataplarına saygısızlık olduğunu ifade edenlerin görüşlerine saygı duymakla birlikte; bu günlerin sembol olma ve mesaj verme özelliğini dikkate almamız ve ticari zihniyetin kendi işlevleri gereği bu anlamlı günlerden parasal kazanım çıkarma gayretlerini doğal karşılamamız gerekmektedir.
Dolayısıyla, bazı yönlendirmeler olsa bile insanlar bu özel günleri bireysel tercihleri sonucunda kutlayarak; yaşantılarını renklendirmekte, duygusal iletişime geçmekte ve kendi nihai kararları sonucunda harcama yapmaktadırlar. Ayrıca, alışverişi canlandıran ve hizmet sektörünü hareketlendiren bu kutlama ve organizasyonlardan bir çok kimsenin ekmek yediğini de unutmamak gerekmektedir. Ancak, bu kutlama süreçlerinde; kişilerin kendi ekonomik gücünü zorlamamasında ve olağan harcamaları dışındaki bu ekstra harcamaları kendi bütçeleri içinde dengelemelerinde fayda vardır.
Madalyonun diğer yüzüne bakınca da çok önemli sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Çünkü; duygu, sevgi, saygı, sevinç ve umutların aktarıldığı, yaşandığı, paylaşıldığı ve tazelendiği bu günlerde insanların hissettiği mutluluğun değerini ölçecek hiç bir parasal gösterge yoktur. Ayrıca, bu tür girişimlerin duygusal bir alışveriş olduğu ve tüm tarafları beslediği bilinen bir gerçektir. Bazen içten bir öpüş, candan bir sarılma, bir çiçek, küçük bir hediye veya mütevazi bir yemek daveti de çok anlam ifade edebilir. Öte yandan, maddi imkanları iyi olanların farklı organizasyonlarla ve hediyelerle bu özel günleri kutlaması da kendi mantığı içinde hoş görülmesi gereken davranışlardır. Ancak, bunların da abartılmamasına, görgüsüzlük boyutuna ulaşmamasına ve başkalarını rahatsız edecek dozlarda yapılmamasına özen gösterilmelidir.
Bu özel günlerde hatırlanılan ve onore edilen kişilerin; bu sevgi ve duyarlılıkların devamını bekleyecekleri ve bu konudaki ihmallerde sitemkar olacaklarını da unutmayalım. Çünkü, bu tür anlamlı ve insan ruhunu okşayan girişimlerin ve mutluluk dolu paylaşımların; muhataplarında alışkanlık oluşturmasının doğal olduğunu empati yaparak kabul edelim ve kendimizin de bu muhataplardan biri olduğumuzu aklımızdan hiç çıkarmayalım.
2016 yılının Ülkemize huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle.