Dünya Değişiyor, Haçlı Zihniyeti Değişmiyor

0

SONUNDA bunu da gördük...

Vatikan'daki Başpapaz da artık Ermeni soykırımı fetvası verdi...

Hem de öyle kritik bir dönemde verdi ki...

Ülke dış itibarının sıfır noktasına geriletildiği...

Yeni Türkiye zırvası ile Türklük kavramının yok edilmeye çalışıldığı...

Despotik ve her türlü yolsuzluğa baskı sisteminin tohumlarının atılmaya çalışılarak ülkenin kaostan kaosa sürüklendiği...

Ulusu, devleti içine düştüğü sorunlar sarmalından kurtarmak için CHP'nin yeni bir umut olarak görülmesi gerektiği...

Ne var ki Atatürk düşmanı Bekaroğlu'na partinin tepelerinde bir yer açarken, Atatürkçülerin partiden ihraç edildiği...

Sanki bu yetmezmiş gibi bir soykırım lobicisinin milletvekili aday listesinin başına konduğu...

Vatan Partisi'nin "CHP, Seyit Rıza yerine Atatürk desin, Dersim yerine Tunceli desin, altı oka sahip çıksın, partinin anahtarını kendilerine teslim edelim" çağrısını kulak arkası ettiği CHP'nin umut olmaktan uzaklaştığı bir dönemde...

Oysa hiç kimse kuşku duymamalıdır ki, eğer CHP bu çağrıyı ciddiye almış olsa idi bu özendirici bir örnek olur, başka bir deyişle iki artı ikinin toplamı dörtten daha büyük bir güç olur ve Türkiye'nin bütün bu kaoslardan kurtulması çok daha kolay olurdu... 

İşte ülke bu iç politika açmazların içinde bunalırken şimdi bir de dış politika alanında Papanın körüklediği Ermeni soykırımı yalanı sorunu ile de uğraşmak zorunda kalacak...

Asala katillerinin dünyanın gözü önünde onlarca Türk diplomatına yönelik işlediği seri cinayetlere gerekli duyarlılığı göstermeyen uygar(!) Batı yüzyıllardır kendini kurtarmadığı Haçlı zihniyeti ile, tarihi belgelere kulak asmadan ve kendi genlerindeki soykırımcılığa bakmadan, Ermeni yalanlarına sarılmış, soykırım davası savcılığı yapmakta ısrar ediyor.

***

YABANCI kaynaklı olanlar da dâhil tarihi belgeler incelendiğinde görülecektir ki Ermeni soykırımı iddiaları insanlık tarihinin en iğrenç yalanlarından biridir. Türk ulusuna karşı bir tuzak ve onur kırıcı bir karalamadır.

Önce herkesin şu gerçeği çok iyi gözlemlemesi gerekir:

Tarih Boyunca Anadolu topraklarında yaşayan Türk ve Ermeni halkı hiçbir çatışmaya mahal vermeden kardeşçe hayatı paylaştılar. Ermeni kökenli halk özgür vatandaşlar olarak, devlet adamı olarak, sanatçı olarak, bilim adamı olarak devlete büyük hizmetler verdiler. Bununla da kalmayıp Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunun savaştığı topraklarda, Kurtuluş Savaşında, Çanakkale Savaşında vatan topraklarını savunmak uğruna her Türk gibi şehitler verdiler. Bu yüzden de her zaman Teba-ı sadıka diye onurlandırıldılar.

Soykırım diye anılan olaylar Türk ve Ermeni halkları arasında değil, emperyalizmin taşeronu ve büyük çoğunluğu Ermenistan Ermenileri arasından kurulan çeteler tarafından masum Anadolu halkının malına, canına, namusuna karşı düzenlenen saldırılardır, yanısıra Azerbaycan'da da sürdürülen katliamlardır.

Asıl suçlu yüzyıllardır Türkleri yaşadıkları topraklardan atmak amacıyla sürekli hainlik peşinde koşan Batı emperyalizmidir. Bir tarihte Kırım Tatarlarını Osmanlıya karşı kışkırtan emperyalist Batı daha sonra Arapları, Ermenileri, Kürtleri aynı amaçla kullandı. Doğu Anadolu'da Ruslar, Güneydoğuda Fransızlar kendi askeri üniformalarını giydirdikleri Ermeni çetelerinin kadın, erkek demeden asker, sivil demeden yaptıkları katliamları, toplu mezarları görmezden geldiler. Camilere, ahırlara doldurulup diri diri yakılan masum insanlara, karınları deşilerek bebeleri çıkarılan gebe kadınlara uygulanan vahşete, ırz namus düşmanlarına seyirci kaldılar.

Bütün bu cinayet saldırıları soykırım değil de, meşru müdafaada bulunmak, böylesine bir gaddarlığı etkisiz hale getirmeye çalışmak soykırım öyle mi?

Ermeni çetelerinin masum halka yönelik katliamları özellikle başta Rus ordusunun subaylarının tanıklığı ila açık seçik belgelenmiştir:

İşte Yarbay Twerdokhleboff'un anlattıkları:

"Erzincan'dan Erzurum'a çekilmekte olan Ermeni çeteleri yolları üzerindeki bütün Müslüman köylerini ve sakinlerini yok etmişlerdir. Rus ordusunun Erzurum'a ricatı sırasında topçu cephesini taşıtmak üzere Kürtlerden ve hiç birinde silah bulunmayan civar sivil halkından arabacılar seçilmiştir. Erzurum yakınlarında Ermeniler Rus subaylarının istirahata çekilmiş olmalarından istifade ederek, arabacıları öldürmeye başlamışlardır. Biçarelerin feryatları üzerine koşuşan Rus subayları müdahale etmemeleri için silahla tehdit edilmiş ve aynı akıbete uğramak tehlikesine maruz kalmışlardır. Katliam en vahşi şekilde devam etmiştir. Rus ordusu çekildikçe katliamlar artmaya başladı 1918'de Erzincan'da Ermeniler 800 Türk sivili öldürdü. Ermeniler Erzurum'a çekilirken yoldaki Türk köylerindeki halkı öldürdüler. Ilıca'da Ermenilerden kaçamayan Türkler öldürüldü. Tepeköy'ün tüm Müslümanları 17 Şubat 1918 tarihinde öldürüldü. 26 Şubat 1918 günü Tekederesi'nden çekilen Ermeniler yolları üzerine çıkan Müslümanları öldürdü. Önlerine çıkan köylerdeki halkın hayvanlarını çaldı. 27 Şubat 1918 günü Ermeniler Erzurum'un Alaca köyünde Türkleri öldürdü. Erzurum'da Türk çarşıları Ermeniler tarafından yakılmaya başlandı. 26-27 Şubat 1918 gecesi Ermeniler Erzurum'da 3000 ila 8000 Müslüman'ı öldürdü."  

Yarbay Twerdohlebof'ın notları bunlarla kalmaz katliam listesi uzar gider... 

Bir başka örnek de Yarbay Griasnoff un anlattıklarıdır:

Griasnoff 28 Şubatta İlice köyüne giden yollarda uzuvları hurdahaş olmuş cesetlere rastlamıştır. Yoldan geçen her Ermeni bir de küfür savurarak bunlara tükürmekte imiş. Caminin 10-15 saşen (10 metre=4.69 saşen) büyüklüğündeki avlusu takriben 1,5 metre yüksekliğinde cesetlerle örtülü idi. Bunlar arasında her yaşta kadın erkek çocuk ve ihtiyar bulunmakta idi. Kadınların vücutlarında ırza geçme alametleri gözüküyordu. Kadın ve genç kızların tenasül aletlerine fişekler sokulmuştu. Yarbay Griasnoff Ermeni kıtalarında telefonculuk yapan genç Ermeni kızını caminin avlusuna çağırarak vatandaşlarının yaptığı vahşeti göstermiş ve kapalı tekdir mahiyetinde olmak üzere bununla iftihar edebileceklerini söylemiştir. Ermeni kızın tepkisi ise neşeli kahkahalar atarak oradan uzaklaşmak olmuştur.

Bir başka belgede de Rus Başkomutan Odişelice'nin "Eğer Ermenilerin zulümlerine son verilmezse, Ermeniler tarafından tehdit edilmekte olan can ve mallarını korumak üzere Müslüman halka silah dağıtmak zorunda kalacağım" ifadesi yazılıdır.

Yarbay Melik Şahnazarov adlı bir Ermeni subay da tümen raporunda 30 kadar Türk köyünü ele geçirip köylüleri öldürdüklerini, 29 Türk köyüne de saldırmak için izin istediğini, bir başka Ermeni subayı, ise raporunda Basar-Geçar'daki Türk nüfusunu ayırt etmeden öldürdüğünü bildirmektedir.

Ermeni Milliyetçisi Artsruni de  "Türkler yeryüzünden silinmelidir" diye ırkçılık bağnazlığını sergiler.

Ermenistan'ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni'nin Ermenistan'da yasaklanan kitabında;

"Türklere biz savaş açtık. Denizden denize Ermenistan hayali için ayaklandık. Rusya tarafından Türklere karşı kullanıldık. Olayların sebebi biziz" şeklindeki sözleri en yetkili ağızdan yapılmış bir itiraftır.

"1915'de Ermenilere yapılanlara soykırım dememek imkânsız" diyen Başdanışman Mahçupyan'ın anlaşılan bütün bu belgelerden ve Kaçaznuni'nin yasaklanan kitabından falan haberi yok; Olsaydı herhalde tam bir MAHÇUPYAN olurdu...