DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, 'Uygulanmak istenen 'kur garantisi' yöntemi düpedüz haksızlıktır, örtülü faizciliktir, kul hakkına girmektir, paradan para kazanmak isteyenlere devletin olanaklarını peşkeş çekmektir. Bu yoldan ivedilikle dönülmesinde sayısız yarar vardır.' dedi. Aksakal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemi değerlendirdi.

TÜSİAD'ın geçen hafta yaptığı açıklamaya değinen Aksakal, kurlarda oluşan her hareket sonrasında 'dört ayak üstüne' düşenlerin bu gibi açıklamalarının 1979'daki gazete ilanlarını anımsattığını söyledi. Bu süreçte Ecevit'in istifa etmek zorunda bırakıldığını belirten Aksakal, şöyle devam etti:

'Ecevit hükümetinin yerine getirilen siyasi yapı, uygulanan ekonomi politikayı değiştirmiş ve 24 Ocak 1980 kararlarını açıklayarak uygulamaya koymuşlardı ve sonrasında da hepinizin bildiği gibi Kenan Evren darbesiyle ülke bir karanlık bir sürece sokulmuştu. Yıllardır yaşadığımız iç ve dış sorunların temelinde işte bu faşist darbe yatmaktadır. Bugün coğrafyamızda kurgulanan 'sözde Kürdistan' planına karşı duran hükümete yönelik yapılan bu açıklamanın nereye onaylatıldığı konusunun da açıklığa kavuşturulmasının gerçek demokrasinin yerleşmesi adına büyük önem arz ettiği kuşkusuz gereklidir.'

Aksakal, ekonomide gelinen süreç ve ortaya çıkan savrulma halinin, iktisat bilimi literatüründe örneğine rastlanılmayan türden özellikler taşıdığını iddia etti. Sağlıklı hiçbir ekonomide o ülkenin para değerinin 2 ayda yüzde 45 değer kaybedip, bir gecede yüzde 40 değer kazanamayacağını savunan Aksakal, bunun, 'içeride' ya da 'dışarıda yer alan güçler' kavramı ile betimlenemeyeceğini söyledi. Aksakal, hükümetin bu çarpıklığı düzeltmek için yine aynı çarpıklıkta bir yöntemle halkı başka bir batağa götürme riskini göze aldığını öne sürdü.

'Kur korumalı TL Vadeli Mevduatı' düzenlemesine değinen Aksakal, şunları kaydetti:

'Bir taraftan faize karşı olacaksınız, diğer taraftan parasını bankada TL cinsinden tutana döviz karşısında yaşayabileceği kaybı garanti edeceksiniz. Bu düpedüz faiz taahhüdü değil de nedir? Bu gidiş gidiş değildir. İnsanların aklıyla alay etmeyin. Şimdi hayatın gerçekleriyle yüzleşme zamanıdır. Uygulanmak istenen 'kur garantisi' yöntemi düpedüz haksızlıktır, örtülü faizciliktir, kul hakkına girmektir, paradan para kazanmak isteyenlere devletin olanaklarını peşkeş çekmektir. Bu yoldan ivedilikle dönülmesinde sayısız yarar vardır.'

'Tarımsal üretimden uzaklaşmış bir ülkenin refah yüzü görmeyeceği' tezlerinin doğruluğunun bir kez daha ispatlandığını ifade eden Aksakal, şunları söyledi:

'Alınacak ilk karar tasarruf tedbirlerinin sıkılaştırılması ve Cumhurbaşkanlığı kurumundan başlamak üzere tüm resmi kurumlarda savurganlığın önüne geçilmesi olmalıdır. Yürürlükteki Büyükşehir Yasası derhal değiştirilmeli, kapsamı ve sınırları eski haline getirilmeli, köyler asıl sahiplerine, köylülere geri verilmelidir. Sözde serbest piyasa ekonomisi adı verilen vahşi kapitalizmin boyunduruğundan ülkemizi kurtarma zamanının geldiğini ve hatta geçtiğini neden görmüyorsunuz? Çözüm karma ekonomi modelindedir.'

'Küçümsenmeyecek bir başarıdır'

Aksakal, acil kullanım onayı alan yerli Kovid-19 aşısı TURKOVAC'ın seri üretimine başlanmasının kendisini gururlandırdığını ifade ederek, çalışmalarda emeği olanlara teşekkür etti. 'Bu önemli bir olaydır, dünyada kendi aşısını üreten dokuz ülkeden biri olmak küçümsenmeyecek bir başarıdır.' diyen Aksakal, aşı olmayan vatandaşları aşı yaptırmaya çağırdı.

Aksakal, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in, 'Yunanistan'ın karasularını 12 mile genişletmesi halinde bunun savaş sebebi sayılacağı kararının kaldırılması' talebi ile 'Türkiye'nin 'casus belli' kararını kaldırması halinde AB sürecinde her türlü desteği vereceklerine' ilişkin açıklamasını, 'komedi sanatının geldiği son nokta' olarak tanımladı. Aksakal, şunları söyledi:

'Sizin hayal ettiğiniz o Ege Denizi'nde 12 mil karasuları manzarasını çizecek bir ressam daha anasının karnından doğmadı. Hele hele DSP'nin var olduğu bir Türkiye'de böyle bir kararın alınması, ihtimal dahilinde bile değildir.'