D. Ali Gültekin'e ithafen,
Hani bir söz vardır; yaşamınız çevrenizdekilerle eş değerdir diye.
Çok doğru bir tespit her kim yaptıysa…
Çevremizde bulunan çalışma arkadaşlarımız ve özellikle dostlarımız bize benzerler.
Biraz da biz onlara benzeriz.
Bu aynı zamanda yaşadığımız alanın kalitesini ortaya çıkarır.
İyi ya da kötü anlamında değil, çünkü herkes kendini beğenir, kendi bildiğini doğru sanır, kendinde hata bulmaz.
Dostluklarda en önemli husus bana göre, bize gelen eleştirilerin ve övgülerin 'doğru' insandan gelmesidir.
Doğru insandan gelmeyen her övgü bizi yanlışa sürükleme potansiyeli vardır.
Yanlış insandan gelen eleştirilerde yapıcı değil, kırıcı olabilir, daha da olumsuz enerjiye neden olabilir…
*
Bugün yine dostum ressam, yazar, ünlü şair D. Ali Gültekin aradı.
Arada bir bende ararım, aklıma gelirse, zamanım varsa. Çünkü aramızda, hani olur ya, 'ben aradım o niye aramıyor, artık o aramazsa ben de aramam' gibi düzeysiz bir düşüncemiz yoktur. Bazen aradığı olur, müsait olmazsam cevap vermem, açar kapatırım, sonra dönmeyi unuturum ama dediğim gibi ilk fırsatında yine beni arar. İlişkiler zaten bir beklenti olmazsa sağlıklı devam edebiliyor. Yoksa bir zaman sonra araya soğukluk giriyor. Dostluk dediğimizde bizim anlayışımız bu yönde olduğundan senelerdir dostluğumuz devam ediyor.
*
Ali Hoca, sohbetin bir arasında 'benim tabloların kopyasını yapmışlar', dedi.
Bir arkadaşı havaalanından geçerken gördüğü tabloyu bunun sanıp, kendisini sanırım tebrik etmek ya da sevincini paylaşmak için arayıp:
'Burada senin tablon var, çok güzel', demiş.
Oraya tablo göndermediği için, 'yok hayır ben oraya tablo göndermedim' dediğinde arkadaşı bir fotoğraf çekip atıyor.
Bir de ne görsün bizim ressam!
Sahte tablo öyle güzel ki, ay ışığında baksa benim diyecek!
Sahte ressam bazı yerlerde değişim yaparak kendine göre çizip yapmış.
'Boş ver', dedim. 'Üzülme sen, eserlerinle ünlü oldun ki sahtesi yapılıyor. Çalsa ne olacak, sen koca çınarsın. Çalsa çalsa senden bir yaprak çalabilir hepsi bu. İyiler taklit edilir. Sen çok meşhursun ki bu yüceliğe geldin.'
Güldü…
'Yok, ben senin kadar meşhur değilim, canlı örneği var' dedi.
Her ikimizin de ölene kadar unutamayacağı bir canlı örneği yaşamıştık..
*
Hani bazen eski bir dostunuzu ararsınız da, karşınızdaki, 'iyi ki aradın, seni özledim, bir ara görüşelim, aramana sevindim', der.
Mutlu olursunuz.
Aramış olmanıza sevinirsiniz.
Bazıları ise, 'bu kadar zamandır neden aramadın, insan bir arar sorar, hayırsız', gibilerinden hemen hesaplaşmaya, soru sormaya, sizi suçlamaya başlar.
Aradığınıza pişman eder.
İşte bunlardan biri değerli, diğeri değersiz ilişkilerdir.
Biriyle sağlam bir dostluk tekrar başlarken, diğeriyle tüm ilişkinin bitmesine neden olur…
*
Ne mutlu bana,
Sayıları az olsa da çok sağlam dostlarım var.
Dostluklarım var…