Dijital Aktivistler: Sanal Dünyanın Gerçek Savaşçıları

Bir zamanlar sokaklarda yankılanan protesto sesleri, artık ekranlarımızın içinde yükseliyor. Sosyal medyanın her bir köşesi, dijital pankartlarla dolu birer meydan adeta. Kimileri bunu “klavye delikanlılığı” olarak görse de dijital aktivizm günümüz dünyasında hem ses getiren hem de sonuç alan bir mücadele biçimine dönüşmüş durumda.
 

Dijital aktivistler; Twitter'da bir etiketi milyonlara ulaştıran, Instagram'da bir görselle vicdanlara dokunan, TikTok’ta bir videoyla milyonların gözünü açan insanlardır. Sadece sosyal medyada paylaşım yapan kişiler değil, aynı zamanda bilgiye erişimi demokratikleştiren, sansüre direnen ve dijital haklar için savaşan bireylerdir onlar. Gezi’den Arap Baharı’na, Black Lives Matter’dan #MeToo hareketine kadar birçok büyük toplumsal dalga, dijital aktivistlerin katkısıyla küresel boyuta ulaştı. Artık bir kişinin sesi, algoritmaların da yardımıyla milyonlara ulaşabiliyor. Bu durum, bir anlamda gücün merkeziyetini kırdı. Artık sadece büyük medya kuruluşları ya da siyasi partiler değil, bireyler de gündem belirleyebiliyor. Elbette bu yeni aktivizm türünün zorlukları da yok değil. Bilgi kirliliği, “hashtag yorgunluğu” ve dijital güvenlik tehditleri aktivistleri sürekli tetikte olmaya zorluyor. Üstelik algoritmalar bazen gerçekleri değil, sansasyonelleri öne çıkararak mücadeleyi gölgede bırakabiliyor.
 

Yine de dijital aktivizm çağımızın bir gerçeği. Sınırlar ötesi dayanışma, dijital dünyanın sunduğu en güçlü imkânlardan biri. Elinde pankart yerine telefon tutan bu yeni nesil aktivistler, sadece klavye başında değil; zihinlerde, kalplerde ve zaman zaman da sokaklarda değişimi tetikliyor. Bugün hâlâ bir tweet’in rejimleri sallayabildiği bir dünyada yaşıyorsak, bu dijital aktivistlerin inadı sayesindedir.