Tarihsel romanlarıyla tanınan, Araştırmacı ve Eğitimci Yazar Sayın Mehmet Dağıstanlı, bu kez yine tarihsel bir olaydan yola çıkarak fantastik bir romana imza koymuştur. Tarihsel olay şudur:
'Ruslar, Azak Denizi'ni ve Kırım Yarımadası'nı ele geçirdikten sonra donanmalarını güçlendirmeye başlamış ve Karadeniz'i bir göl durumuna getiren Osmanlı Donanması için tehlikeli olmaya başlamıştır. Karadeniz çevresindeki Osmanlı topraklarını ele geçirmeye çabalamaktadır. Bunun için 1788'de Özi Kalesi'ni hem karadan hem de denizden kuşatma girişiminde bulunmuşlardır. Bunun üzerine Osmanlı Donanması, Kaptan Gazi Hasan Paşa komutasında Karadeniz'e açılır ve Özi Kalesi önüne gelir. Burada iki donanma arasında birkaç kez çarpışma olur. Osmanlı Donaması fazla zayiat verir. Kaptan Gazi Hasan Paşa, Özi Kalesi önünde fazla duramaz ve Özi Limanı'na bir miktar İnce Donanma ile beş çektiri bırakıp Rusların Büyük Donanmasını aramaya çıkar; fakat Rus kuvvetleri Özi Limanı'ndaki Osmanlı donanmasını sıkıştırıp kaçırtır.'
'Sıvastopol'dan ayrılan Büyük Rus Donanması, Kaptan Gazi Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması ile Azak Denizi yakınlarında yer alan Yılan Adası açığında karşılaşır. Yapılan deniz savaşında Rus donanması yenilir ve Sıvatopol'a geri döner. Osmanlı Donanması da liman ağzına demir atarak limanı kapatır.'
Dağıstanlı'nın bu olaydan esinlenerek yazdığı Yılanlar Adası romanı, tam bir Ayvalık Romanı'dır. Ayvalık ve çevresinin Antik Çağ'dan Cumhuriyet Dönemine kadar tüm özelliklerini bir bir gözler önüne sermektedir. Ayvalık deyince Kazdağları, zeytin ve zeytinlikler akla gelir. Ayvalıklı herkes bir zeytin üreticisidir. Söz gelimi Cahit kaptan, zeytincilikle uğraşmasa bile zeytincilik hakkında geniş tarihsel bilgiye sahipti. Yılanlar Adası romanı, salt Ayvalık'ı tanıtmakla kalmıyor. Aynı zamanda temiz çevreye, temiz denize ve tarihsel kalıntılara sahip çıkılmasını gerektiğine de parmak basıyor.
Diğer yandan da Tahta bacaklı, sol gözü bantlı Cahit Kaptan'ın özendirmesiyle Denizcilik Lisesi çıkışlı torunu Hasan, aynı okuldan arkadaşları Turgay, Demirhan ve Aziz, Aziz'in kız kardeşi Nesrin, Turgay'ın kız kardeşi Pelin'den oluşan altı kişilik dinamik gençler, Karadeniz'e açılmak için tüm güçleriyle hazırlanırken diğerlerine örnek oluşturuyor.
Cahit Kaptan, 250 yıllık bir sandık saklamakta, bu sandık içindeki haritalar, krokiler ve Yılan Adası'nda var olduğuna inandıkları bir hazineden söz etmiş gençlere. Gençlerin hedefi Yılan Adası. Bir iç deniz teknesiyle açık denize yani Karadeniz'e açılmak ve yılan Adası'ndaki gizemi çözmek istemektedirler. Yılanlar Adası Romanı, aynı zamanda gençlere denizcilik, balıkçılık zevkini de aşılayıcı bir nitelik taşımaktadır. Okuyucu Yılanlar Adası'nda görmedikleri, duymadıkları yüzlerce çeşitli yılanlardan, kuşlardan, sürüngenlerden örnekler görecektir. Yılanlar Adası, macera, heyecan, korku sevenler için okunacak en güzel bir eserdir.
Gençler, Yılanlar Adası'na gitmek için nasıl hazırlandı, Cahit Kaptan, sefer öncesi gençlere hangi ödevleri verdi? Cahit Kaptan, sağ ayağını ve sol gözünü nasıl yitirdi? Cahit Kaptan, torununa neden 'Hasan' adını verdi? Tüm bu soruların yanıtlarını Yılanlar adası romanında bulacaksınız.
Romandan kısa bir bölüm: 'İğne Ada sabahında gün böyle başladı. Yolculuğun ilk kırk deniz mili çok rahattı; ama burası Karadeniz, dalgası, denizi belli olmuyor. Hafif hafif rüzgar değişti. Arkasından deniz de kıpırdamaya başladı. Sanki bir anda anafor olmuştu. Kuvvetli bir akıntıyla karılaştılar. Rüzgar da kuzeydoğu yönünden esmeye başladı. Cahit Kaptan'ın ve genç denizcilerin de birden keyifleri kaçmıştı.'
Bu durum, yolculuğun öyle kolay geçmeyeceğini göstermektedir. Denizciler, hangi güçlüklerle karşılaştılar, Yılanlar Adası'na ne kadar sürede ulaştılar? Ada'da da rahat bir araştırma yapamayacakları daha ilk günden belli olmuştu. Kampın ilk akşamından bir sahne bunu göstermemiştir:
'Denizde bir haraketlilik var. Yerlerinden kıpırdamadılar. Bıçaklarını yokladılar. Denizdeki siyah başlar sahile, önlerine kadar gelmişti… kayalıklardan onlarca kanat sesi ve ciyaklama ile görmedikleri kuşlar gelmeye başladı.'
Cahit Kaptan ve genç denizciler, 250 yıllık gizemli sandıkta anlatılan, işaretlenen hazineyi bulabildiler mi? Araştırma sırasında nelerle karşılaştılar? Dönüş yolculuğu rahat geçti mi, Ayvalık'ta nasıl karşılandılar? Romanı okumadan, bu sorulara yanıt bulunur mu?
Antik Çağ'dan günümüze Ayvalık'ın özelliklerini, Ayvalık çevresini, Kaz Dağları'nı, zeytinciliği tanıtan çevreci; gençlere denizciliği özendiren, denizciliği sevdirmeyi amaçlayan; heyecan, korku, ürperti dolu Yılanlar Adası romanını yazıp okura sunan Araştırmacı, Eğitimci Yazar, Şair Sayın Mehmet Dağıstanlı'yı ve bu değerli eseri yayımlayan Yayınevini kutlarım.
OKURU BOL OLSUN.