İslamiyet öncesi Türk devletlerine baktığımızda kadının devlet hiyerarşisinde, sosyal alanda ve en önemlisi de aile içerisindeki rolünün bir hayli önemli olduğunu görebiliriz. Öyle ki devlet yönetimde hakanın sol yanına oturan hatunlar, (İslamiyet öncesi Türk devletlerinde Hakanın eşine genellikle Hatun adı verilirdi) verilecek kararlarda söz söyleme yetkisine sahipti.
Tomris Hatun Saka Türklerinin ilk kadın hükümdarı… Savaşçı, cesur, akıllı…
Uluğ Hatun… Uygurlar dönenimde yaşamış, eşi savaşlarla meşgul olduğundan dolayı devlet idaresinde bulunmuş, her türlü dava işlerine, tecavüz vakalarına bakıp, sosyal diğer olaylara karşı mahkemeler kurup suçluları adaleti gözeterek cezalandırmış.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Son olarak kadının o dönemdeki önemini Bilge Kağan'ın kitabesinde şu şekilde de anlayabiliriz. 'Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-Teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatunu yükseltti'.
Kadının toplum hayatından nasıl uzaklaştırıldığına, nasıl baskıya maruz bırakılıp geri plana itildiğine şimdi yavaş yavaş bakabiliriz.
Doğrusuyla yanlışıyla bizim olan tarihimizde eski Türk devletlerindeki kadının rolünün, Osmanlı İmparatorluğu'nun esas aldığı Şer'i Hukuk kuralları sebebiyle en düşük seviyeye geldiğini görebiliriz. Kadının Hakanın yanındaki güçlü pozisyonu ve yeri, Osmanlı İmparatorluğu'nda uzun bir süre maalesef kadının yeri evidir anlayışına evrilmiştir. O dönemde kadından sadece kocası sorumlu olmamakla beraber mahalle halkı bile, kadının üzerinde bir baskı oluşturarak ikinci bir göz olarak evleri gözetleme ve denetleme görevini üstlenmiştir. Kim verdiyse o yetkiyi!
Herhangi bir eve kadın girdiği veya alındığı haberi üzerine ahali o evi bastırır, bekçi veya hangi kolluk kuvveti varsa o evi hedef gösterir, şikayetini ederdi. Vapurda, tramvayda toplumun her alanında kadın ve erkeğin yerleri birbirinden izole bir şekilde olmuş, dükkanlara kadının girmesi yasaklanmıştı. Falih Rıfkı Atay 'Çankaya' kitabında, yaşadığı bir anı şu şekilde ifade etmiştir: 'Bir gün bir polis müdürü, ada otellerinden birinde bir karı kocanın beraber oturduklarını duyunca, bizzat otele giderek kadını sokağa atmıştı.'
Ortaoyunlarında kadının yeri olmayıp Ermeniler kadın rolünü üstlenirdi. E haliyle kadın rolünü tabii ki kadın oynayamazdı! Kadın rolü erkeğe yakışırdı adı da 'Zenne' idi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk demokratikleşme hareketlerinin başladığı Tanzimat Dönemine kadar kadının toplum hayatındaki rolü, anlatmaya çalıştığım gibi hiçte iç açıcı değildi. Tanzimat dönemiyle bu durum biraz da olsa kırılmış; kadın ve erkek eşitliği mahkemelerde iki kadının bir erkeğe denk getirilmesi ile çok şükür sağlanmıştı!
Kadının yüzü Cumhuriyet ile gülecekti.
Nasıl mı?
1923 Cumhuriyetle başlayan modernleşme hareketlerinin en önemli gayelerinden birisi de kadın ve erkek eşitliğinin tam manası ile uygulanmasını sağlayarak, kadının değerinin bu yönde atılacak olan adımlarla taçlandırılmasıydı. İlk uygulama toplu taşıma araçlarında engellerin kaldırılması olmuş, İstanbul tramvaylarında ve vapurlarda perdeler sökülmüştü. Türk Medeni Kanun ile kadınlar, geçmişte yaşadığı zorlukları birer birer arkalarında bırakarak, toplum ile daha bütünleşmiş şekilde yaşamlarına başlamıştır. Kadınlar artık davetlere eşleriyle birlikte katılarak, kadının yeri eşinin iki üç adım gerisi değil, yanı olmuştu. Birçok değer de yeni sistemle kadının önünü açarak iş ve sosyete hayatında kendini gösterecekti.
Mustafa Kemal önderliğinde Meclis, ilk olarak 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdi. Bu hak, medeni olarak bilinen Fransa'dan 11 yıl, İsviçre'den ise tam 36 yıl önceydi.
Mebrure Gönenç… İlk kadın milletvekili (Afyonkarahisar)
Sadiye Ardahan… İlk kadın belediye başkanı (Artvin / Yusufeli)
Gül Esin… İlk kadın muhtar (Aydın / Karpuzluköy)
Jale İnan… İlk kadın arkeolog
Kamile Şevki Mutlu… Türkiye'nin ilk kadın patoloji uzmanı, Ankara Üniversitesi Senatosu'nun ilk kadın öğretim üyesi
Sabiha Gökçen… Dünya'nın ilk kadın savaş pilotu
Halide Edip Adıvar… Tarihçi, yazar
Nermin Faruki… İlk kadın heykeltıraş
Mübeccel Namık… Güzellik kraliçesi
Keriman Halis… İlk Dünya Güzeli… Geçmişte çarşafa ve peçeye bürünen kadınlar, artık dünya güzeli de olabiliyordu. Nereden nereye!
Devamı pekala gelebilir lakin sayfalar yetmez.
'600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi' diyen Sayın KADIN vekilimiz, herhalde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet ve onun Meclisine, milletin vekili olarak SEÇİMLE geldiğini unutmuştu.
Ebedi şefimiz Mustafa Kemal'e hürmeten…