Bugün ülke olarak en önemli sorunumuz Covid-19 salgın sonrası ekonomik ve sosyal yaşamla ilişkin bir öngörü ve programın eksikliğidir. Bu konuda en kısa zamanda bir önlem alınmaz ise oluşan kayıplar vatandaşa salgın sonrası 'Yüksek Vergi Faturası' olarak ödettirilir. Covid-19 salgını; ülkemizdeki gelir dağılımındaki adaletsizliğin, eğitimdeki eşitsizliğin had safhada olduğunu bir daha bizlerin gözleri önüne sermiştir. Bu nedenle sorunun çözümü için toplumun tüm kesimlerinin üzerinde mutabık kaldığı bir toplumsal uzlaşmanın sağlanması gerekir.
Krizden borçlanarak çıkamayız
Adı konulmasa da Covid-19 salgını dünya ile birlikte ülkemizde de başta finansal piyasalar olmak üzere mal ve hizmet piyasalarında ciddi bir durgunluk yaşanmasına neden olmuş ve olmaya devam etmektedir. Açıklanan ekonomik tedbirlerin en önemli kısmı kredi desteği ve vergi ötelemesi şeklindedir. Her geçen gün etkisi derinleşen Covid-19 salgınından etkilenecek sektörlerin finansman yapılandırmaları ve personel yönetimi için yeniden bir strateji belirlenmesi zorunluluk olmuştur. Bu durum özellikle turizm sektöründe sipariş ve rezervasyon iptallerinin yanında, tekstil ve hazır giyim ihracatçılarının da yaşadığı en önemli sorundur. Ertelenen kredi ve vergi yükünün nasıl telafi edileceği konusunda bir çalışma grubu oluşturularak COVID-19'un sektörel etkilerinin tespiti ve çözüm önerisi yol haritası belirlenmelidir.
Bizler istesek de istemesek de bu yeni sisteme uyum sağlamak için bir geçiş dönemi olacaktır
Dünyadaki değişime paralel olarak ülkemizin değişen toplumsal yapısı insanımızın daha iyi yaşama isteği, sosyal yaşam tarzı, geleneksel tüketim ihtiyaçlarımızı da değiştirdi. Yeni ve farklı olan birçok şey yaşamımızın bir parçası olduğu günümüzde salgın sonrasında birçok şirket, kendisini ekonomik alışkanlıkları değişmiş yeni bir piyasanın içerisinde bulacak. Salgın süresince teknolojinin ekonomik ve sosyal yaşama bulaşımına bağlı olarak değişen ihtiyaçlar ve önceliklerin ekonomi piyasalarına etkisi karşısında şirketlerin ve çalışanlarının buna tepkisi ve sonuçlarının ne olacağı öngörülememektedir. Covid-19 salgını ile birlikte, toplumun tüm kesimlerini etkileyen yeni çalışma sistemleri ortaya çıktı. Bu sürece uyum, çalışma hayatını ve çalışanları önemli bir şekilde etkiledi. Çalışanlarda ve çalışma hayatında yaşanan bu sürecin insan yönetimi açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
2020 Bütçesinin Revize Edilmesi Gerekiyor
Bu kriz geçmişte yaşanan krizlerin aksine, hem finansal hem de reel sektörün krizi birlikte yaşamasına yol açmıştır. Dünya ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak 2018 yılında başlayan ve 2019 yılında da devam eden ekonomik daralmanın yaratmış olduğu kriz ortamından çıkış için uygulanan vergi ve faiz indirimlerinin uygulanma süresinin sona erdiği bir dönemde, böyle bir sürecin yaşanması doğal olarak Türkiye ekonomisini daha derinden etkileyecektir.
Mart ayı verileri/Nisan ayı verileri karşılaştırılmasında, krizin etkilerinin her geçen gün derinleştiğinin görüldüğü bu dönemde;
- Üretim-İhracat
- İşsizlik-Sosyal güvenlik
- Enflasyon
- Kamu bankalarının görev zararı
- Dış borç ödemeleri/Döviz kuru/Likidite
- Yabancı sermeye çıkışı
- Öncelikli olmayan yatırımlar
- Temsil ağırlama bütçeleri
- Kayıt dışı kazanç
- Gümrük tedbirleri
Hep birlikte değerlendirildiğinde 2020 Yılı Mali Bütçesinin revize edilmesi gerekmektedir. Kamunun finansmanında ve cari açığın finansmanında yeni bir kaynak sağlanamazsa bu açıklar vergi gelirlerinin artırılması ve yatırımların durdurulması ile kapatılmaya çalışılacak o zamanda piyasalarda yaşanan durgunluğun ve işsizliğin artması kaçınılmaz olacaktır. Yıl sonuna kadar şirketlerin hayatta kalmasını sağlamak ve muhtemel oluşacak zararları önlemek için hızlı ve pratik çözümlerin uygulamaya konulması esastır.
Bu şartlar altında yapılması gereken yeni bir ekonomik programın hemen devreye sokulması, buna bağlı olarak kriz öncesi ekonomik verileri doğrultusunda hazırlanan 2020 bütçesinin revize edilerek, yeni bir 'Kriz Bütçesi' hazırlanmasıdır. Kriz Bütçesi ile halkın güveninin sağlanacağı, üretimi ve talebi artırmaya yönelik düzenlemeler ile;
- Kriz dönemi için vergi politikasının belirlenmesi,
- Kaynak dağılımın verimli kullanılması,
- İşsizliği asgari düzeye indirmek için istihdamın teşviklerinin olumlu kullanılması,
- Bölgesel eşitsizliklerde dikkate alınarak gelir dağılımında eşitsizliğin giderilmesi,
- Dış ticaret açığını en alt seviyede olması yönünde ihracatı teşvik edilmesi,
- Salgın sonrası oluşan piyasada kayıt dışı başta olmak üzere haksız rekabetin oluşmamasına yönelik düzenlemelerin alınması gerekir.
Yeni Vergileri Piyasa Taşıyamaz
21 Nisan 2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan ithalat rejimi kararları ile beş bine yakın ürüne ortalama yaklaşık yüzde kırka varan ilave gümrük vergisi konuldu. Bu vergiler umarım fiyat artışlarına neden olmaz. Bu ve buna benzer yapılacak vergi zamları ekonomik olarak iş dünyası acısından bütün öngörülerini, hedeflerini, plan ve programlarını altüst edecek, bunun doğal sonucu olarak da devlet bütçesindeki olumsuzlukların giderilmesi için getirilen ek yüklere sanayici ve vatandaş katlanacaktır.
Tekstil ve hazır giyim sektöründe yapılan bir araştırmada,
Her 10 şirketten 3'ünün satışlarda %60 veya daha fazla bir düşüş yaşadığı,
Her 10 şirketten 7'sinin ciddi mali zorluk çektiği,
Her 10 şirketten 8'inin işgücünü azaltmaya gittiği,
Dikkate alındığında olayın vahameti daha da iyi anlaşılmaktadır
Vergi Öteleme Değil Vergi Almaktan Vazgeçilmeli
- Geçici vergi 2020 yılında alınmamalı,
- Genel KDV oranı yasada yer alan %10'a çekilmeli (3065 sayılı kanun madde 28. Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her bir işlem için % 10'dur.)
- Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı,
- Gelir ve Kurumlar Vergisi oranları düşürülmeli,
- İhracata vergi teşviki sağlanmalı,
- Sanayiciye enerji teşviki sağlanmalı,
- Tarımsal destekler artırılmalı,
- Dünya Petrol fiyatlarına paralel olarak akaryakıtta indirim sağlanmalıdır.
Artan İşsizlik Sosyal Yaşamda Patlamalara Yol Açabilir
Covid-19 salgını nedeniyle 'Kısa Çalışma Ödeneği' için başvuruda bulunan kişi sayısı 3 milyon 195 bin kişi. Üç ay sonra bu kişilerin hepsi işsiz kadrosunda yer alacaktır. Mevcut işsiz 4 milyon 470 bin kişi ile birlikte bu sayı 8 milyona ulaşmış olacaktır. Bu sayıya Ücretsiz izin ödeneği için başvuranlarda eklendiğinde işsiz sayısının on milyonu bulması ile karşı karşıya kalabiliriz.
- Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı.
- 5510 sayılı kanunla sağlanan Sigorta Primi Teşviki +5 puan artırılmalı.
- İşini kaybeden işçilere güvence vermek için işverenlere eski işçisini tekrar işe alma teşviki verilmelidir.
Yaşanan bu kriz basit bir kriz değildir. (Berat Albayrak, Covid-19 salgının ekonomiye etkisi 'Bıraktığı hasar 1929 buhranından da büyük olacak') Kapitalist sistemin gereği her kriz döneminde olduğu gibi bu kriz döneminde de sermaye önemli ölçüde el değiştirecek. Sermayeye yön veren aktörlerin değiştiği bu dönemde bu durumun ilerleyen günlerde dünya ekonomisine ve siyasetine farklı bir şekilde yansıyacaktır. Yeni yapılanmayı çok iyi bilmek ve tahmin etmek gerekir. Aksi takdirde yanlış ve öngörülemeyen politikalar nedeniyle, krizden çıkmak için vatandaşlar olarak yüksek oranlarda ek vergiler ödemek zorunda kalırız.
Bu nedenle çok hızlı bir şekilde hükümet tarafından yeni bir ekonomi planı devreye sokulmalıdır. Bunun dışında Türkiye, yapay ve kısır siyası çekişmelerden bir an önce kurtulmalı ve gündemde ekonomi yeniden ilk sırada yer almalıdır. Bu sürecin başlatılması için hükümetin daha uzlaşmacı ve gerçekçi bir davranış içinde olması ve muhalefetteki siyasi partilerin de hükümete destek olmaları gerekmektedir.
Bunu başaramaz isek önümüzdeki günlerde ülke ekonomisinde sıcak yaz aylarında soğuk duş almamız kaçınılmaz olabilir.
60 nolu CBK ile VDK' da köklü değişiklik yapıldı. Maliye politikasında süreklilik zorunluluktur. Yazboz tahtası gibi kullanılmaz. Devlet yönetimi ciddiyet ve öngörü ister. 15 yıllık bir zaman diliminde üç kez sil baştan sistemin kökten yenilenmesi hiyerarşik düzende çözümsüzlük üretir.
Kaynak www.alomaliye.com