Hatırlıyorum da...

Epey mutlu bir çocukluk geçirdim ben...

Hiç uzamayan küt saçlarım 3 tekerli bisikletim vardı.

Doğum günlerim hep eğlenceli geçerdi, annem , babam çalışır, aldıkları 3 kuruş parayla bize pasta alır,

harika bir sofra kurardık...

Abimle haberleri sunar, haberleri sunmadan önce ablama kendime makyaj yaptırırdım. Rujun tadını çok sever her yerime bulaştırırdım.

Abimin sırtına binip uçmaya bayılır o ders çalışırken sürekli ona özenir ve dersinin ortasında pat diye üzerine atlardım... Boğuşurduk, şakalaşırdık... Beni ısırmaya bayılırdı.

Dayımlar uğrardı hep, o zamanlar farkına varmazdım kimsenin varlığını...

Hani sanki hep hayatta kalacaklar hep benim küçüklüğümdeki gibi saf kalacaklardı...

Mutluyduk...Her şeye rağmen mutluyduk.

Annem ve babam işe gider ablam hem bana hem abime bakardı.

İnsanın hem abisi hem ablası olması inanılmaz bir şey.

Annemden sabrı, ablamdan aşkı, abimden hep çocuk ruhlu kalışı, babamdan da merhameti öğrendim ben.

Ve sanırım hepsinden birer tane özellik bana da geçti.

Eski albümleri karıştırırken rastladım mutluluk dolu anlarımıza...

ve daha nicesine...

Mutluydum. Çok farklı bir mutluluktu o zamanki.

Hiç yaşayamayacağım bir mutluluktu.

Şimdi daha kalabalık ve huzur dolu olsak da o zaman bir başkaydı benim için.

Çok başka. Sanki o zamanlar her şey çilek gibi kokuyordu.

Fotoğraflara baktığımda yılların nasıl su gibi akıp geçtiğini bir kez daha anladım.

Kimse kimseyi kırmasın. Hayat o kadar kısa ki...

Dün hayatta olan birinin yarın hayatta olmayacağını bilmek o kadar acıtıyor ki canımı

O kadar üzülüyorum ki bazı şeylere

Ruhum o kadar sıkışıyor ki, büyüdüğüm ve hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşününce...

Oysa ki bir kaç sene öncesine kadar yaptığı salıncakta sallanıyordum.

Sahil kenarında bana bir şeyler anlatmıştı

Çarşı da sarılmış

Yeğenini belki de son kez koklamıştı...

Mezarının başında o kadar direndim ki,

Ağlamak istemedim.

Belki hissedip üzülürdü...

Aktı o gözyaşları, belki hissetti belki etmedi...

Bilemiyorum. Tek bildiğim şey ... yıllar sanki bizi kovalıyor... her şeyin kıymetini hayatta iken bilelim...

Sonrasında çok pişman olabiliyorsunuz...