ÇOCUK GELİNLER

Türkiye'nin temel sorunu, nitelikli ve değişmeyen bir eğitim politikasının olmayışıdır. Ekonomik, teknik, toplumsal, sanatsal, sportif alanlarda gelişmek ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkabilmek için nitelikli, araştıran, düşündüren, sorgulayan, üretken, yaparak ve yaşayarak öğreten, laik, çağdaş yani Atatürkçü bir ulusal eğitim gereklidir.


Bugün 'Eğitim sistemimizdeki olumsuzluklar, eğitimsizliğin acı yüzünün göstergesidir. Bilgisizliğin getirisi olan 4+4+4 uygulaması, karanlıkları çağrıştıran korkunç tuzaklarla doludur. Küçük kızların bedenlerini, ruhlarını kuşatan engeller, töre denilen toplumsal baskının kaynağıdır. Küçük gelinler, küçük anneler, eğitimsizliğin dinmeyen, kanayan yarasıdır (İbrahim Gürşen Kafkas, Türkiye'de Eğitim ve Öğretmen, s. 232).'


Çünkü 4+4+4 sisteminde ilk dört yılı yani ilkokul bölümünü bitirdikten sonra kız olsun erkek olsun çocuklar bir üst sınıfa gitme zorunluluğu olmadığı için boşta kalabiliyor. Eğitime devam etmeyebiliyor. Özellikle kız çocukları, bu durum çok erken evlendirilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor, dahası çocuk gelin olup evlendiriliyor, kendisi çocuk olduğu halde çocuk doğruyor. Yani çocuk anne oluyorlar. Oysa çocuklar bu yaşlarda okullarında olmalıdır.


Küçük gelinler, küçük anneler ya da çocuk gelinler, çocuk anneler sorunu, çözülmesi gereken en önemli ve öncelikli sorunlardandır. Kimdir çocuk? Çocuk gelin ne demektir? Uluslararası belgeler ve ulusal yasalara göre 18 yaşını tamamlamamış bireyler çocuktur. 18 yaşını doldurmadan evlenen kızlar da çocuk gelindir.


Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre 'çocuk haklarının özünü dört temel ilke oluşturmaktadır: Bunlar, yaşama; gelişimini tamamlama; zararlı etkilerden, tacizden ve istismardan korunma; ailesiyle birlikte kültürel ve sosyal hayata katılma haklarıdır(İsmet Berkan, Çocuk Haklarından Ne Kadar Haberdarız? 27 Eylül 2014, Hürriyet, s. 6).'


18 yaşın altında olan insan, çocuk sayıldığına göre acaba bu çocuk denilen varlık, tüm gelişimini tamamladı mı ki de evlendiriliyor? Çocukların özellikle de kız çocuklarının erken yaşlarda evlendirilmesi, çocuğa yönelik cinsel istismarı içermektedir. Oysa Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre devlet, ana babalar çocukların gelişmesinden, onları istismardan ve tacizden korumakla sorumludurlar. Bilgisizlik, yoksulluk, geleneksel inanç vb. nedenlerle de olsa erken yaşlarda oğullarını veya kızlarını evlendiren aileler, çocuklarını büyük bir tehlikenin içine attıklarının ve çocukların sahip oldukları hakları ihlal ettiklerinin farkında değildirler. Bu tehlikeleri ve hak ihlallerini şöyle sıralayabiliriz:


Erken yaşlarda evlendirilen kız çocukları okulu bırakmak zorunda kaldığından eğitim hakkı ihlal edilmektedir. Erken yaşlarda evlendirilen kızlar, ergenlik döneminde kazanmaları gereken sosyal becerileri kazanamazlar. Çünkü ev işleri, çocuk bakımı gibi sorumlulukları üstlenmek zorunda kalmaktadır. Oysa kendisi henüz çocuktur. Çocuk gelinlerin kendileriyle ilgili konularda söz söyleme hakları elinden alınmış olmaktadır. Çocuk gelinler, mutsuzdurlar. Çünkü evli olduğu için dilediği gibi davranamıyorlar. Ayrıca fiziksel ve cinsel şiddete daha çok maruz kalıyorlar. Çocuk gelinler arasında kendi canına kıyma olayları sık görülmektedir. Çocuk gelinler, korunma yöntemlerini bilmediklerinden istenmeyen gebelikle karşılaşıyorlar. Çocuk gelinlerin karşılaştığı bu gebelikler sağlık açısından çok zararlıdır. Çünkü 18 yaş öncesinde evlenen kızların üreme sistemi henüz olgunlaşmadığı için yüksek tansiyon, kansızlık, kanama ve bel çukurluğunda düzleşme gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Çocuk anne, kendisi çocuk olduğundan çocuklarına gereken doğru bakımı yapamamakta, bu nedenle de çocuğun bakımsızlıktan dolayı ölme riski yükselmektedir(Arş. Gör. Meryem Kaynak Malatyalı, Türkiye'de Çocuk Gelin Sorunu, s. 27-32, www.nesnedergisi.com).'


Çocuk gelin ve çocuk anneler sorunu, yoksul ailelerde ve gelişmemiş ülkelerde daha çok ve yaygın olarak görülmektedir. 'Gelişmekte olan ülke savında bulunan Türkiye'de yüksek oranda çocuk gelinle rastlanmaktadır. 18 yaşın altındaki küçük kızlar kendilerinden yaşça çok büyük erkeklerle evlendirilmektedir Türkiye, Cumhuriyet rejimiyle birlikte İslam hukukunun benimsediği çocuk evlenmelerini yasaklamıştır. Dolayısıyla Atatürk Devrimleri deneyimini yaşamış olan Türk toplumu için çocuk gelinlere rastlamak benimsenmez bir durumdur (Yrd. Doç. Diren Çakmak, Türkiye'de Çocuk Gelinler, www.umut.org.tr).' Çocuk gelinler sorunu, BENİMSENEMEZ DEĞİL, UTANILACAK, YÜZKARASI BİR DURUMDUR.


'Çocuk gelinler, çocuk anneler, kırsal kesimlerde bilinç yokluğunun getirisidir. Yoksulluk, çevre baskısı, zorbalık, berdel, başlık parası ve inanç gibi dürtülerin genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülen acı dolu yüzümüzdür. Sorunun kaynağı, bilgisizlik, eğitimsizliktir. Türkiye'de İslami oligarşi, kırsal kesimdeki kızların bireysel özgürlüğünü engelliyor. Küçük kızlar, çağdaş dünya yaşamından uzaklaştırılıyor; 1., 2., 3. Hatta 4. Kadın olarak başlık parası, berdel, baskı vb. nedenlerle yaşlı erkeklerin hareminde yaşamın acı dolu karanlığında boğuluyorlar (İbrahim Gürşen Kafkas, age. s. 233).'


Kız çocuklarının erken yaşlarda çocuk gelin olarak evlendirilmelerinin birincil nedeni bilgisizlik, eğitimsizliktir. İkincil nedeni ise yoksulluktur. Çünkü dar gelirli aileler, kızlarını evlendirerek, onlar için yapılan masraflardan kurtulmaktadırlar, üzerlerinden bir yükün kalktığını sanmaktadırlar. Ayrıca bu evlendirme karşılığında para, mal, toprak vb. çıkar sağlamaktadırlar. Kısaca çocuk gelinler, ailelerine iki yönlü ekonomik çıkar sağlamış olmaktadırlar; ama kızların kuma olarak gitmesi, gittiği yerde karşılaşacağı sıkıntı, şiddet, mutsuzluk dahası kızlarının canına kıyma olasılığı onlar için pek önemli görünmemektedir. Kız çocuğu, yoksul aileler için alınıp satılan bir mal, bir metadır.


Kızların erken yaşlarda (18 yaş altında) evlendirilmesinin diğer nedenleri arasında 'aile içi cinsel saldırı, evlilik dışı gebelikler, geleneksel yaşayışta egemen olan kocaya itaat, iyi bir evlilik yapma ve kızların ay hallerinin başlaması sayılabilir.


Ülkemizde her üç kişiden biri 18 yaşın altında evleniyor. Çocuk gelinlerin % 35'i ikinci eş (kuma) olarak evlendirilmektedir. BM'ye göre Türkiye çocuk gelin konusunda Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Afganistan, Uganda, Nijer, İran ve Irak'tan sonra yedinci sırada yer almaktadır. Avrupa ülkeleri arasında ise birincidir.


Çocuk gelinler sorunu dünyanın pek çok ülkesinde görülmekle birlikte geri toplumlarda, yoksul ailelerde daha çok rastlanmaktadır. Buna karşılık ileri toplumlarda, yaşam düzeyi yüksek ailelerde ve gelişmiş ülkelerde neredeyse yok gibidir.


Çocuk gelinler, çocuk anneler sorununu ortadan kaldırmak ya da en aza indirgemek olanaklıdır. Bunun için öncelikle Türkiye'nin ve Türk toplumunun ileri toplum mu yoksa geri toplum mu olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.


Bilindiği gibi 'ileri toplumlar, dünya görüşünü akıl ve bilim yoluyla belirler; dinsel ideolojinin yerine laik ideolojiyi koyar; kadın erkek arasındaki biyolojik denklik ve toplumsal eşitlik olduğu düşüncesini benimser; laik eğitimi zorunlu kılar; namus kavramını dişil değil insana özgü sayar; laik ahlakı egemen kılar; bilim insanlarını toplumun önderleri sayar.'


'Geri toplumlarda dünya görüşü, din ve gelenekler tarafından belirlenir; dinsel ideoloji egemendir; dinsel eğitim öğretim yaygındır; ataerkil düşünüş makbul, dindarlık ahlaklı olmanın ölçüsü sayılır; ulema, toplumun önderidir (Yrd. Doç. Diren Çakmak, agm.).'


Çocuk gelinler sorunun çözülebilmesi için gereken yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:


• 'Çocuk yaklaşımında ortak dil kullanılmalı, kadın erkek ayrımcılığına son verilmelidir.


• Yasalardaki uyumsuzluklar giderilmelidir: Çünkü Medenî Kanun 17 yaşı doldurmamış; Çocuk Koruma Kanunu 18 yaşı doldurmamış, Türk Ceza Kanunu ise 15 yaşı doldurmamış kız çocuklarının evlenmesini çocuk gelin olarak saymaktadır. Yasalar arasındaki bu farklılık ve açık, çocuk gelinlerin engellenmesini zora sokmaktadır.


• Dinsel ahlak yerine laik ahlaka yer verilmelidir.


• Ülke endüstri alanında gelişmeli, teknoloji üretir durumuna gelmelidir. Gelir dağılımı hakça yapılmalı, sosyal devlet anlayışına geri dönülmeli, sadaka dağıtmak bırakılmalıdır. Uygulanabilir, gerçekçi kalkınma planları yapılmalı, kadın ve erkeklerin üretici olmaları sağlanmalıdır.


• Toplumda laik ahlakın egemen kılınması için siyasi alanda laiklik karşıtı eylemlerde bulunan siyasal örgütlerdeki siyaset oyuncularının siyaset yapmalarına yasak konmalıdır (Yrd. Doç. Diren Çakmak, agm.).' Bu tür yasaklamalar, demokrasi karşıtı olarak düşünülmemelidir.


'Ülkemizde eğitim ağacı, tüm Anadolu'da yeşermedikçe; akılcı, bilimsel ve çağdaş laik, üretken bir eğitim sistemi uygulanmadıkça; insanımızın canı çokça yanacaktır. Çocuklarımızın geleceğiyle oynanıyor. İktidar, kendi ideolojisine uygun bir eğitimi uygulayarak ümmetçi bir toplumu yeniden yaratmanın savaşını veriyor. Dünya devletleri, eğitimdeki başarılarıyla övünürken, bizler OECD ülkeleri arasında sondan üçüncüyüz. Yani, ileri ülkelerin gerisinde, geri ülkelerin en önündeyiz (İbrahim Gürşen Kafkas, age. s. 234).'


Çocuk istismarını önlemek için topyekûn savaşım verilmelidir. 'Bir defadan bir şey olmaz, kendinin rızası vardı, bu tür olaylar her toplumda bulunmaktadır, bu bir insani durumdur, siyaseti ilgilendirmez' gibi kılıf uydurmalardan kaçınmak, sorunun özüne inip kaynağını kurutmak için gerekli önlemleri almak gerekir. Çocuk istismarı insan haklarına, çocuk haklarına aykırı; insanlık dışı, iğrenç, vahşice bir davranıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş ulusuna yakışmaz.


Tek çıkar yol, tek çözüm yolu Atatürkçü, laik, çağdaş, üretken, araştırıp sorgulayan, düşünmeyi öğreten bir eğitimle çağdaş anneler, babalar yetiştirmek; Atatürk Devrim ve İlkeleri doğrultusunda akıl ve bilim yolundan yürümektir. 4+4+4 sistemine son vermek, zorunlu 12 yıllık eğitimi uygulamaktır.