Son 6-7 aydan beri ekonomik sıkıntının baskısını herkes hissediyor. Bu baskının derinleşmesinin bir nedeni, üretim ekonomisinin ulusal kaynaklara dayanmadan ve reel sektör kanadında yaşanan yetersizlikten kaynaklanıyor. Ekonomik sıkıntı, şirketlerle başlayan şu anda da kişilerin yaşamına yansıyan bir eksende seyrediyor.
Bu sıkıntıyı sözde kanaat önderleri veya gözünü kulağını ve dilini kapamış medyanın estirdiği olumluluk havasıyla artık sıkıntı üstü örtülemeyecek ve bastırılamayacak noktaya gelmiş durumda.
Ekonomik sıkıntıyı kişiler, pazardaki fiyatlardan ve gelirlerindeki reel negatif artıştan yoğun bir şekilde yaşıyorlar. Ekonomik kriz bir taraftan piyasadaki para hacminden başka bir değişle likidite eksikliğinden etkilendiği gibi piyasada derinleşen güven eksikliğinden de kaynaklanmaktadır.
Bu durum artık hükümet kesiminde de açıkça söylenmezse bile yaşanan krizin farkında olunduğu son alınan tedbirlerle, dolaylı olarak itiraf edilmiş bulunuluyor. Bu nedenle hükümet kesiminde bu düşüncemizi doğrulayan teşvike endeksli birkaç örneğe bakıldığında kolayca anlaşılır.
Önce şahısların kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılması gündeme geldi, ardından KOBİ'lere uzun vadeli borç verileceği açıklandı. Önce birincisine göz atalım: Piyasada kredi kartı borcunun önemli miktarda yoğunlaştığı ve ödenemediği açıkça görülüyor. Bu sıkıntıyı gidermek için Ziraat Bankası üzerinden borçlu kredi kartı sahiplerinin başvurmaları halinde borçlarının erteleneceği konusu gündeme gelmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan uzun süre ödemesiz beş yıllık vadeye ulaşan kredilerle KOBİ şirketlerinin finanse edileceği açıklanmıştır. Bunlardan ilki yani tüketici kredileriyle ilgili sağlanan imkanlar liberal sistemin borçlandırarak yönetme anlayışına uygun bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle şahıslar borçlanmakta, borcu ödeyecek bir gelir sahibi olmadıkları sürece göreceli olarak yoksullaşmaya başlayacaklar.
Dünyada iktisatçıların önerisi yoksulluğa çözüm aranırken kredilendirme mekanizmasının özellikle borçlanma yönteminin kullanılmamasıdır. Kaldı ki getirilen yöntemde mevcut kredi kartı borçları, faiz avantajı sağlanarak yeniden yapılandırma işlemidir. Bu bağlamda halkın satınalma yeteneğinde bir artış olmayacaktır.
Diğer taraftan KOBİ'lere verilecek krediler ise talebe dayalı bir üretim gelişmesi sağlamayacağı için krediyi kullanacak KOBİ'lerin yükümlülüğünü artırmaktan başka bir faydası olmayacaktır.
İki önlemin sonunda gerek şirketlerin ve gerekse vatandaşların gelirlerinde bir artış olmayacak, aksine faiz yükü nedeniyle varlıklarında azalma riski doğacaktır. Bu yöntem yoksullaşmanın bir nedenidir. Sözkonusu kredi önlemleri yoksulluk riskini tetikleyecektir.