COVİD-19'un ortaya çıkmasıyla yaşanan ekonomik sıkıntılar, kısıtlamalar, sokağa çıkma yasakları, kapanan işyerleri, işsizlik gibi olumsuzlukların yanı sıra yeni anlayışların, düşüncelerin ve iş olanaklarının ardı arası kesilmiyor. Bu tartışmalardan birisi CHP'li Belediye Başkanları'nın yönettiği Belediyelerin topladıkları bağışlar ile ilgili yaşananlardır. Hükümet tarafından Belediyelerin bağış toplamalarını yasaklaması ve toplanan bağışlara ilişkin hesapları bloke etmesinin ardından tartışmalar hala devam ediyor.
Medyada gündemin sıkıştığı anda ya da yorumcular karşısındaki karşıt görüşlü yorumcuya geriletmek için 'Belediyelerin bağış toplaması' konusu öne çıkıveriyor. Hem iktidar hem muhalefet partilerine mensup parti sözcüleri de konuyu sürekli gündemde tutuyor. Konunun hukuki yönünü bir yana bırakıyorum. Çünkü Belediyelerin doğrudan doğruya bağış kabul etmeleri yasa ile düzenlenmiş bir hak. Yasal düzenleme açısından tartışmalar olan konu yardımla toplanmasıdır. Yasal düzenlemelere göre yardım toplama için izin alınması şart, ama bağış toplamak için böyle bir zorunluluk yok.
Tartışmalar yanlış zeminde yapılıyor. Yeni yöntemler zorlama yorumlar ile oluşturmaya çalışılıyor. Bu nedenle gün geçtikçe bu konuda hem iktidar hem muhalefet yalnız kendi taraftarlarını ikna etme noktasını aşıp taraftarları dışında kalanları başka bir değişle kendilerinden olmayan tarafsızları ya da karşı grubun taraftarını ikna edemiyorlar ya da çok az kısmını kendi taraflarına çekebiliyorlar.
Bu tartışmaların anahtarı şeffaflık ve hesap verebilirliktir. Gönüllü olarak bazı konuları fonlamak amacıyla bağışta bulunmak ve/veya yardım etmek isteyen gönüllüler bağışlarının ve/veya yardımlarının kimlere ve ne miktarda ulaştırıldığını öğrenmek isterler. Bunun için bağış ya da yardım kabul edenlerin bu bağışları ve yardımları Belediyeler resmi banka hesaplarından kabul etmeleri ve kısa periyotlarda bu bağış ve/veya yardımların kime ve ne miktarda kullanıldığını açıklayarak şeffaf olmalar gerekmektedir. Ayrıca bu işlemleri bağımsız denetimden geçirerek raporlanmasını sağlayarak hesap vermelidirler.
Şeffaflık ve hesap verebilirlik kurumsal yönetişimin olmazsa olmaz argümanları olup dürüstlük, adillik ve eşitliğin sağlanmasının temel taşlarıdır. Hükümet kesiminin bir farklı iddiası varsa bu hesapları Sayıştay'a denetlettirmelidir. Sayıştay denetimini bağımsız denetim raporları üzerinde hızla gerçekleştirebilir. Hem kamuoyu hem bağış ve/veya yardım eden gönüllüler hem de Hükümet gerçeklerden haberdar olur. Diğer taraftan bağış ya da yardım toplama olanakları kesilmediği için demokratik bir işleyiş kıt görüşlerle bilgisizce tartışılmaz.