Atatürk’ün sözleriyle ulusal egemenlik

Egemenlik, buyruğunu yürütmek demektir. Buyruğunu yürütme erki yani gücü bir kişinin elinde olursa bu tür yönetimin adı krallık, padişahlık, sultanlık yani mutlak monarşidir. Kralın, sultanın, padişahın yanında halkın oylarıyla seçtiği vekillerden oluşan bir meclis varsa buna da meşrutu krallık ya da meşruti monarşi denir.

Türk toplumu yüz yıllardır Selçuklu ve Osmanlı sultanları tarafından mutlak monarşi ile yönetilmiştir. Osmanlı Devleti, çok uluslu bir devlet idi. Fransız Devrimi'nin getirdiği yeni anlayışlar sonucunda 1876'da Anayasal bir yönetim sistemine geçilmek istenmişse de II. Abdülhamit, Osmanlı-Rus Savaşı'nı bahane ederek Anayasayı rafa kaldırmış ve 33 yıl süren baskıcı bir yönetim uygulamıştır.

1908'de II. Meşrutiyet başlamışsa da 1909 31 Mart Gerici Ayaklanması ve ardından çıkan savaşlar dizisi nedeniyle bu da başarılı olamamıştır. Her iki meclisli demokrasi denemelerinin başarısız olmasının nedeni sadece savaşlar değildir. Başta bulunan, yöneticilerin demokrasiyi istememeleridir. Zaden Osmanlı Devleti çok uluslu olduğu için de ulusal egemenlikten söz edilemez. Çünkü Osmanlı diye bir ulus yoktur.

Ulusal egemenlik, tam bağımsızlığı, demokrasiyi kapsayan ve buyurma erkeni ulusun elinde bulundurması ile olanaklıdır. Türk halkının egemenliğini yani ulusal egemenliği eline alıp kullanması Atatürk sayesinde olmuştur.

Atatürk, I. Dünya Savaşı sonunda işgale uğramış, çaresiz kalan ulusu, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile dağılan tespih tanelerini toplar gibi toplayıp birleştirmiş; önce iç cepheyi güçlendirmiştir.

23 Nisan 1920'de Ankara'da İlk Türkiye Büyük Millet Meclisini toplamış, kongrelerin ve Temsilciler Kurulunun kendisine verdiği yetkileri, Meclise devretmiştir. Atatürk diyor ki:

'Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün gücüyle, bütün düşünce ve maddi güçleriyle ilgilenmezse, bir ulus kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Ulusal yaşamımız, tarihimiz ve son dönemde yönetim şeklimiz, buna çok güzel örnektir. Bu nedenle kuruluşumuzda ulusal güçlerin etken ve ulusal istencin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün dünyanın ulusları yalnız bir egemenlik tanırlar: ULUSAL EGEMENLİK(Söylev III, ABE 21, s.227)!'

'Ulus ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu yasal hakkı, bu ulusal hakkı, bu doğal hakkı hiçbir neden ve bahane ile ve hiçbir düşünce ile hiçbir kimseye ve hiçbir kurula terk edemeyiz (ABE 10, s.352).'

'Ulus, egemenliğini başkaldırarak eline almıştır. Alınmış olan bu egemenlik, hiçbir neden ve suretle terk ve tevdi edilemez.(SD I, s. 217).'

'Ulus, mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve ulusal saltanat ve egemenliği bir kişide değil, bütün bireyleri tarafından seçilen vekillerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil etti((ASD I, s. 296-297).'

'Özgürlüğün de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir (ASD I, s. 326).'

'Yeni Türkiye Devleti'nin yapısının özü ulusal egemenliktir; ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğidir. Bir ulusun egemenliğini idrak etmiş olabilmesi ve onu güvenle koruyabilmesi, birtakım özel niteliklere ve üstün terbiyeye sahip olmasıyla mümkündür. Bir ulusun ki siyasi terbiyesinde, toplumsal terbiyesinde, vatanseverlik sevgisinde noksan vardır; öyle bir ulus, egemenliğini gereken derecede kuvvetle elinde tutamaz.'

'Türkiye Devleti'nde, Türkiye Devleti'ni kuran Türkiye halkında tacdar yoktur, diktatör yoktur, olamaz(ASD I, s. 329).'

'Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur (ASD II, s. 62). Kayıtsız koşulsuz ifadesiyle belirtilen egemenliği, ulusun üzerinde tutmak demek, bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, adı ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir (ASD II, s. 84).'

'Unutmamalıdır ki ulusun egemenliğini bir kişide ya da sınırlı kişilerde bulundurmakta çıkar bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. Hükümdarlar kendilerini mevhum bir kuvvetin temsilcisi sayarlar ve bundan zevk alırlar; Fakat onların çevresindekiler, bunu din kisvesine büründürerek bütün ulusu aldatırlar, onursuz duruma getirirler(ASD II, s. 92).'

'Süngüyle, silahla, kanla kazandığımız zaferden sonra ulusu gönence kavuşturmak; irfan, ilim, fen, iktisat gibi alanlarda güvenle başarıyla yürüyebilmek yalnız bir koşula bağlıdır: Ulusun doğrudan doğruya egemenliğine kendisinin sahip olmasıdır (ASD II, s. 139).'

'Ulusal işler, ulusal istenç yalnız bir kişinin düşüncesinden değil, ulusun tüm bireylerinin isteklerinin bileşkesinden ibarettir(ASD II, s. 99).'

'Devletimizin sonsuza kadar yaşaması için, ülkemizin güçlenmesi için, ulusumuzun gönenci ve mutluluğu için; hayatımız, namusumuz, onurumuz, geleceğimiz için ve bütün mukaddesatımız ve her şeyimiz için en kıskanç duygularımızla, uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle ulusal egemenliğimizi koruyacak ve savunacağız(ASD I, s. 327).'

'Ulusal egemenlik, öyle bir ışıktır ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur (ASD II, s. 185).'

'Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, saygınlığıdır, onurudur( Mustafa Baydar, K. Atatürk Diyor ki, s. 25).'

'23 Nisan, Türkiye ulusal tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türkiye halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisini meydana getirmek konusunda gösterdiği harikayı ifade eder(Prof. Dr. U. Kocatürk; Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s.148).'

Atatürk'ün belirttiği harika, ulusun egemenliğini kendi eline alması, yönetimde ülke ve ulus işlerinde söz sahibi olması, yeni bir devletin kurulması, tüm olumsuzluklara, iç ve dış husumet dayanışmasına karşı zaferler kazanmasıdır.

23 Nisan ulusumuz için çok önemli ve değerli bir gündür. Ulusal egemenliğimizin çok zorluk ve sıkıntılar çekilerek, kan dökülerek, şehitler verilerek kazanıldığını, ulusal egemenliğin hiçbir zaman başkasına devredilmeyeceğini anımsatır.

Ulusal egemenliğimize sahip çıkmak, özgürlüğümüze, bağımsızlığımıza sahip çıkmaktır. Ulusal egemenliğimize sahip çıkmak, demokrasiye, Cumhuriyetimizin kazanımlarına sahip çıkmak demektir. Ulusal egemenliğimize sahip çıkmak, namusumuza, saygınlığımıza, onurumuza sahip çıkmak demektir.

23 Nisan günü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kabul edilmiştir. Bu bayramı kutlamak, ulusal duygularımızı, birlik ve beraberliğimizi güçlendirir, tarihten ders almamızı sağlar.

23 Nisan gününün başka bir önemi de Çocuk Bayramı olmasıdır. Çocuklar gelecektir, gelecekte ülke yönetiminde söz sahibi olacaklardır. Bu nedenledir ki çocuklarımızı geleceğe göre yetiştirmek, onlara gereken değeri ve sorumluluğu şimdiden vermek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti çocukları ne mutludur ki Atatürk, dünyada benzeri olmayan bir bayramı kendilerine armağan etmiştir.

Egemenliğin ulusumuz tarafından ele alınmasının ve kullanılmasının 102. Yılı ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, kutlu olsun. Egemenlimizi bize kazandıran, Cumhuriyetimizi kuran, çocuklarımıza bir bayram armağan eden başta Atatürk olmak üzere tüm emeği geçenleri, şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.