Amerikan Fabrikası-1

utkubayrak39@gmail.com

(Çinli iki sevgili, Amerika'da bir binanın terasında etrafa bakıp konuşuyor)

+Bu evler kaç yıllıktır?

-200 yıllık mı?

+Daha neler! Amerika bulunalı daha 200 yıl oldu.

Amerikan Fabrikası (American Factory) isimli belgesel, yukarıdaki diyalogla başlıyor. Netflix'in Oscar ödüllü yapımı, 2008 yılında Ohio'da kapanan General Motors fabrikasının, Çinli otomotiv camı üreticisi Fuyao tarafından satın alınıp tekrar açılmasını konu alıyor. Konu her ne kadar sıradan görünse de, belgesel ekibinin tüm bu süreçte kameralarının açık olması ve birçok hadiseyi kaydetmesi ortaya üzerine düşünmeye değer bir belgesel çıkarıyor.

2015 yılında fabrikanın tekrar açılmasıyla, tecrübeli Çinli mühendisler, işçiler ve teknisyenler Amerika'daki fabrikada çalışmaya başlıyor. Amerikalı ve Çinli işçiler arasındaki kültürel kaynaşma başta sıcak gözükse de, zamanla farklı faktörlerin (CEO, genel müdürler, sendika) dahil olmasıyla çeşitli sorunlar gündeme gelmeye başlıyor. Belgesel, tüm bu faktörlerin bakış açılarını yalın bir halde gösterebilme kabiliyetini içinde barındırıyor. Dünya ekonomisinin iki devini, iki ülkenin işçilerini, sendikayı, kültürel değişiklikleri, yaşam farklılıklarını ve yaşananlara yapılan yorumları birinci elden izleyiciye sunma imkanı sağlıyor.

Örneğin, oryantasyon gününde, Çin'den gelenlere Amerikan yaşam tarzının anlatıldığı görüntüler bir hayli ilginç.

''Çin'deki hayattan çok farklı şeylerle karşılaştığınıza eminim. Amerikalıları iyi tanımalıyız. Amerika, kişiliğinizi özgürce sergileyebileceğiniz bir yerdir. Yasa dışı bir şey yapmadığınız sürece kalbinizin sesini dinlemekte özgürsünüz. ABD başkanı hakkında espri dahi yapabilirsiniz. Kimse size bir şey yapmaz. Amerikan arabaları büyük, geniş ve çok rahattır. Bu, Amerika'nın kaygısızlık anlayışını temsil eder. Amerikalılar akıllarından geçeni direkt söyler. Çok açıktırlar. Her şey pratik ve gerçekçidir. Gündelik hayatlarında soyut düşünceleri ve teorileri sevmezler…''

Fabrika açıldığı zaman, Amerikalı işçilerin (yaklaşık 2 bin kişi) yaşananlardan son derece memnun olduğunu görüyoruz. Amerikalıların bu minnettarlığı değişen çalışma koşulları sebebiyle şikayete doğru evriliyor.

Roma'da Romalı gibi

Şüphesiz, şirketin sahibi ve CEO'su Cao Dewang, kadim Çin geleneğini simgeleyen enteresan karakterlerden biri. Fabrikanın girişine hem Amerika hem de Çin'den birer simge, bayrak konulması teklif edildiğinde, ''Yalnızca Amerika'nın olsun. Onları kızdırmayın. Roma'da Romalı gibi davran'' tavsiyesinde bulunuyor. Birkaç bölüm sonra ABD'nin yanındaki Çin bayrağının görülmesi de söylem ve eylemin ironisini ortaya sermede hoş bir tezat oluşturuyor. Dahası, çalışan işçilerin önceki General Motors'a göre yarı yarıya daha az maaş alması, fazla mesaiye zorlanmaları, mola sürelerinin kısalması, iş güvenliği tedbirlerinin azaltılması yani Amerika'da Çinli gibi davranılması önce şikayetleri artırıyor, ardından sendikanın müdahale etmesine neden oluyor.

Büyük patronun fabrika ziyareti sırasında, Çinli çalışanların Amerikalılar hakkında ''Yavaş ve tembeller. Tombul parmakları var. Onları sürekli eğitip duruyoruz'' şikayetlerini duyuyoruz. ''200 derecelik odada biraz kaldıklarında şikayet ediyorlar, mola yapmak, hatta sendikalaşmak istiyorlar!'' (Bu ne cüret!)

Bu noktada Amerikalı ve Çinli işçilerin kültür çatışmasından ziyade iş disiplini farklılıklarını vurgulamakta fayda var. Günde 12 saat, ayda yalnızca birkaç gün izinle, çok sıkı tempoyla ve makine gibi çalışan Çinli işçiler; Amerikalıların haklarını gördükten sonra kendi koşullarının iyileşmesi için değil, tembel Amerikalıların da onlar kadar çalışması, üretmesi için uğraş gösteriyorlar. Oluşturulan bu mentalitenin ve iş ahlakının en büyük nedeni ise; durmaksızın tekrarlanan propaganda.

Çinlilere sürekli hayatta en önemli şeyin para kazanmak değil; onların feragati, emeği ve alın teriyle ülkelerine hizmet olduğu deklare ediliyor. Her Çinlinin ülke ve halkları adına çalışmaları, kendilerinden çok vatanları için şikayet etmeden, daha iyisini istemeden çalışmaya devam etmeleri gerektiği vurgulanıyor.

Sendikanın olması halinde fabrika randımanının ve verimliliğin düşeceğinden endişe eden Cao Dewang (sahip), özel uçağında, ''ABD'li işçileri yönetemiyorum. Yönetmeye kalktığımda sendikayla tehdit ediyorlar. Sendika gelirse kepenkleri kapatırım. Üretime müdahale edip dururlar. Yavaş yavaş para kaybetmek sendikadan bile beterdir.'' diyor.