Çölyak glütenli besinlerin tüketilmesi sonucu ince bağırsağın yapısının bozulmasıyla meydana gelen bir sindirim sistemi sorunudur. Çölyağın tek tedavisi glütensiz beslenmektir. Buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi besinler çölyaklı bireyler tarafından tüketilemez. Bulgur, şehriye, makarna gibi ürünlerin glütensiz unla yapılmış olması gerekir. Sebze ve meyvelerin tüketilmesinde hiçbir sorun yoktur. Balık, et ve tavuk işlenmiş olmadığı takdirde tüketilebilir.
Buraya kadar aslında hiçbir sorun yokmuş, sadece doğru besinlerin seçilmesi gerekiyormuş gibi geldi değil mi?
Aslında o kadar kolay değil. Hatta hiç kolay değil.
Bir çölyaklı her zaman, aldığı her ürünün paketinin içeriğini okumalıdır. Baharat bile alırken içeriğinde ne olduğuna bakmalıdır. Aldığı tüm kuruyemişler ya kavrulmamış olmamalı ya da paketinde glütensiz yazısını taşımalıdır. Meyve sularının içine bile bulaşan glütene karşı her zaman tetikte olmalıdır.
Bir çölyaklının dikkat etmesi gereken en önemli sorun çapraz bulaşmadır. Nedir çapraz bulaşma? Glütensiz bir ürünün glütenli bir ürünle temas etmesi. Nasıl mı olur? Örneğin siz normal ekmek kestiğiniz bir bıçağı yıkamadan glütensiz bir ekmeği kesmek için kullandınız, ya da bir fındık kreması kavanozunun içine normal ekmeğe sürülen bir bıçak temas etti ya da bulgur pilavı tenceresinde kullandığınız kaşığınızı yıkamadan pirinç pilavı tenceresine koydunuz. Artık bu ürünlerin hepsi çapraz bulaşmaya maruz kaldı. Bu ürünleri bir çölyaklı artık tüketemez.
Bu nedenle bir çölyaklı ne yazık ki gönül rahatlığıyla kendi evinden başka hiçbir yerde yemek yiyemez.
Okula giderken, misafirliğe giderken yemeğini her zaman yanında taşır.
Özellikle çocuklar için zordur çölyak. Reklamlarda çıkan hiçbir abur cuburu yiyemezler. Dondurma yemek büyük sorundur mesela, o uygun dondurmalar her markette bulunmaz. Glütensiz ekmek bile her markette olmaz. Çölyaklı aileler her zaman glütensiz ürün takibindedir. Ne zaman, hangi markete, hangi ürün gelecek? Okula giderken yanlarında büyük sefertasları taşırlar ve meraklı her bakışın esiri olurlar. Neden senin yemeğin ayrı, neden sende bizim yediklerimizden yemiyorsun vs. vs? Okulda hamburger çıktığı gün bir çölyaklı annesi için en berbat gündür. O hamburger bir şekilde hazırlanır ama yemek saatine kadar hamburgerlikten çıkar. Kantinlerde de çölyaklı çocuklar için uygun yiyecek satılmaz. Bunun için bir yönetmelik olsa da buna uyan okul bulmak çok zordur. Hastaneye gittiğinizde bile glütensiz ürün içeren bir otomat bulamazsınız. Bu nedenle bir çölyaklının yanında ister çocuk, ister yetişkin olsun her zaman glütensiz yiyecekler bulunması gerekir.
Çölyak aslında bir hastalık değildir bir yaşam biçimidir ama yenilen yiyeceklerin nişasta ağırlıklı olması bir süre sonra sizi şeker hastası yapabilir. Fazla kilo alabilirsiniz. Bu nedenle beslenmede dengeli olmak gerekir.
Çölyak pahalı bir hastalıktır. Kullanılan glütensiz unlar normal un fiyatının yaklaşık 2-3 katıdır. Hele bir de nişastadan uzak durmak için kinoa, keçiboynuzu, badem unu gibi unlar kullanılıyorsa fiyat aralığı daha da artar. Alınan atıştırmalık üründen, baharatına kadar tüm glüten içermeyen ürünler diğerlerinden pahalıdır.
Bir çölyaklıyı en çok rahatsız eden soru 'Bunu da mı yiyemiyorsun?' sorusudur. Bazı insanların bu konuyu hafife alma eğilimleri, 'bir kerecik ye bir şey olmaz' demeleri can sıkıcıdır. Evet ne yazık ki bir kere de yese, bir lokma da alsa hatta bir ekmek kırıntısını da yutsa bu bağırsakları etkiler. Sonrasında ne mi olur? İshal, kusma, karın ağrısı…
Bu nedenle eğer çevrenizde bir çölyaklı varsa ve siz bu sorunun nelere yol açtığını bilmiyorsanız en azından yorum yapmayın. Yanında bir yiyecek getirmişse sanki o yiyecek uzaydan gelmiş gibi de bakmayın. 'İlacı yok mu?' sorusunu hiç mi hiç sormayın. Çünkü bu konu çölyaklılar için bir yaradır.
Bu arada çölyaklı bireyler için devlet yardımı yapılmaktadır. Nedenini hiç anlamadığım bir şekilde bu yardım bireyin yaş aralığına göre değişiyor. Yaş değişince çölyağın şekli değişmiyor aslında. Alınan maksimum yardım miktarı ise 175 TL. Yani adı yardım. Yarım kilo glütensiz un 20 TL'yken…
Evet çölyak bir hastalık değil ama çölyaklı olmak zor. Manevi olarak da maddi olarak zor. Ben bir çölyaklı annesi olarak ulaşabildiğim her yere sesimizi duyurmaya çalışıyorum. Bu insanları fark edin. Yapacağınız tek şey glütensiz ürüne ulaşmayı kolaylaştırmak. Hem alım gücünü arttırmak hem de ürün çeşitliliğini sağlamak adına benim ülkem bunu yapabilir.