1.Çeyrekte kış sıcak geçti

Geride kalan 2017 yılına ilişkin yıllık ekonomik veriler geride kalan aylarda birer birer yayınlanmaya başladı sonuçlar kimine göre çok olumlu, kimilerine göre ise olumsuz. Açıklanan rakamlar nasıl okunursa okunsun 2017 yılından bugüne kalan;

  • Yüksek enflasyon (yüzde 11,92)
  • Cari açık (47,1 Milyar)
  • Bütçe açığı (47,4 Milyar)
  • İşsizlik (yüzde 10,9)
  • Kur artışı ( dolar avro ortalama sepet %14)
  • Yüksek faiz (yüzde 16-18)
  • Devlet gecikme zammı (yüzde 16,8)
  • İç borç stoku (573,8 milyon TL.)
  • Dış borç stoku (453,3 milyar $)

Ekonomik olarak 2018'e yansıyan olumsuzluklar olarak karşımıza çıkmaktadır. 2018 yılının ocak-mart döneminin geçmiş yıllardaki kışların aksine sıcak geçmesi ekonomi uzmanlarının olayı Türkiye ekonomisi ısınıyor mu? Veya ciddi bir durgunluğun eşiğindeyiz şeklinde değerlendirmesine neden olmaktadır. 2017 yılında ekonomiye ilişkin gerçekleşen değerleri analiz ettiğimizde aşağıdaki sonuçlar farklı bir bakış açısı ile olaylara bakmamıza sebep olmaktadır.

2017 yılında ihracat artışına karşın ithalatta ki artış daha yüksek bu da dış ticaret dengesini olumsuz etkiliyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 67,15 olarak gerçekleşti. 2017 yılsonu itibariye Türkiye'nin brüt dış borç stoku yüzde 11'lik bir artışla 453,3 milyar $ ulaşmıştır. 2017 yılında dış borç stokunun GSYH Oranı % 53,3 ulaşmıştır. Bu oran bir önceki yıla göre %12,68 oranında bir artış göstermiştir.

2017 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 851 milyar $ ve kişi başına gelir 10.597 $ olarak hesaplanmıştır.

Bundan beş yıl öncesinde yani 2013 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 951 milyar $ ve kişi başına gelir 12.840 $ olarak hesaplanmıştı. 2013 değerlerini dikkate aldığımızda son beş yıllık dönemde dolar bazında GSYH 100 milyar $ kişi başı gelirde ise 2.243 $ bir azalma yaşanmıştır. 2017 yılında yaşanan büyüme rakamlarını dolar ile değerlendirdiğimizde ise küçükmüşüz, TL ile değerlendirdiğimizde acayip büyümüşüz.

Ekonomide yaşanan çiftte açık (çarı acık-bütçe açığı) ülke ekonomisinin önündeki en büyük sorundur. Cari açık dış borca dönüşüyor, bütçe açıklarını kapatmak için borcu borçla ödeyerek bu açıkları yamalıyoruz 2018 yılında bu döngüyü sağlamak için en az 200 milyar $ dış kredi bulmak zorundayız.

Açıklanan büyüme rakamları beklenenin üzerinde gerçekleşmiş olsa da bu rakamlar üzerinden 2017 yılının ekonomide sağlıklı bir sonuç verdiğini söylememiz çok zor görünüyor. Kışın çetin geçtiği yılların yazı bolluk ve bereketli olur derdi büyüklerimiz. Bu kış yağış az oldu yaz kurak geçecek gibi buda ister istemez bu yaz Türkiye de ekonomi ısınacak mı? Sorusunu akıllara getirmektedir. 2018 yılında bu değerleri revize etmek için TÜİK' e çok iş düşecek gibi.

Bu nedenle faizi yaratan nedenlerin yok edilemediği, enflasyon hedeflerinde yaşanan sapmaların azaltılmadığı, işsizliğin aşağı seviyelere düşürülmediği, cari açığın ve bütçe açığının artarak büyüdüğü,

kur riski ve özel sektörün döviz borçlarının arttığı bir ekonomide 2017 yılında gerçekleşen ekonomik büyümenin salt sayısal değeri üzerinden değerlendirilmesi doğru ve sağlıklı sonuç vermez. Gerçekleşen büyüme oranının özellikle sektörel (İnşaat-Hizmet-Teknoloji) büyüme değerleriyle birlikte diğer ekonomik göstergelerle uyumu ve büyüme oranının topluma yansımasının sonuçları önemlidir. Büyüme oranının özellikle ücretli çalışanlar başta olmak üzere açlık ve yoksulluk sınırında yaşayanlar için topluma sağlıklı biçimde yansımaması toplumsal moral çöküntüsü yaratır.

Bir not; Ülkemizde yıllardır sorun olan yüksek işsizlik rakamlarının aşağıya çekilmesi için uygulanan istihdam teşviklerinden istenilen düzeyde olumlu bir sonuç alınmadığı bilinmektedir. Yaklaşık yirmi yıldır uygulanan istihdam teşviklerinin geçici maddelerle süresinin uzatılması olayını oyun oynarken boncuk bulmuş çocuklar gibi 'İlave İstihdama Teşvik Geldi' diyerek davul zurna çalan koca koca adamları, yazarçizer ekibini anlamak mümkün değil. Bu cehalet neden?